Tanılar ötesi yaklaşımı daha önce duydunuz mu?
Psikolojide “tanılar ötesi yaklaşım “ şeklinde bir ekol yahut spesifik yaklaşım biçimi bilmiyorum ancak, hümanistik ve varoluşçu ekollerde tanı, teşhiş koymak yerine danışan ve danışman arasında insan-insan’a odaklı varoluşsal bir temas olduğunu söyleyebilirim
Sizce psikolojik bozuklukları tanılardan bağımsız bir şekilde tanımlamak mümkün müdür?
Psikolojik bozukluğu Tanılardan bağımsız ele almak mümkün müdür sorusundan önce "psikolojik bozukluk" tanımı üzerinde durmanın önemli olduğu kanısındayım. Zira bozukluk diye adlandırdığımız şey ile ilgili araştırmalarımızı nöropsikoloji hariç; insani (beşeri) bilimlerin bir alt dalı olan psikoloji için doğa ve fen bilimlerinin yöntemini kullanarak elde etmeye çalışmak bizi yanıltabilir. Çünkü insan psişesini anlamak için deney gözleme dayalı veri toplama ve buna dayalı teşhiş koyma yeterli değildir. Bozukluk tanımının tümden yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyim
Farklı bozukluklar arasında dikkatinizi çeken ortak sorunlar nelerdir?
Farklı bozukluklar arasında dikkatimi çeken ortak sorunlar insani en temelde özüyle ilgili bir temas açlığı içinde olmasıdır- diğer tüm nevrozlar ve psikozlar bu içsel öz ile insanın benlik tasarımı arasındaki açının gerek toplumsal gerekse Özne olamama durumu ile açılması ile oluştuğunu düşünüyorum. Varoluşsal sorunlar, akabinde dünyaya hayata karşı değerlendirme sorunlarını getirmekte ve tüm alanlarda işlevsellik bozulmaktadır.
Farklı psikolojik bozukluklara sahip danışanlarınızın benzer düşünce ve davranış biçimlerine sahip olduğunu gözlemlediğiniz oldu mu? Olduysa bunlar neler? Bu ortak süreçlere uygun tedavi olduğunu düşünüyor musunuz? Nasıl?
Bu ortak süreçlere uygun tedavi(!) olduğunu düşünüyorum. Tedaviden ziyade insanı anlamak, insanın kendini yeniden yapılandırmasına imkan sağlayacak terapi biçimleri (anlam terapisi, hümanistik terapiler, artı insani olan yanlarımızın vurgusu) danışanlarda bir öz iyileşme sağlayacaktır. İnsan sadece biyo-psiko-sosyal bir varlık değildir; insan bundan fazlaca bir şeydir. İnsan biyo-psiko-sosyal ve ruhsal (manevi) bir varlıktır.
Tedavi sağaltım sürecinde bu ortaklıkların etkisi nelerdir?
Tedavi sağaltım süreçlerinde bu ortaklıkların etkisi; insan olmamızın ürünüdür. Tek bir ekol ile yahut tek bir yaklaşım ile insan varlığını ve açmazlarını açıklamak pek mümkün değildir. Bu nedenle danışanın ihitiyacına göre ve işlevselliğine göre farklı ekollerin yaklaşımlarını bir araya getirmek gerekir. Bunun da ötesinde sosyoloji felsefe gibi alanlardan da beslenebilmesi gerekir çünkü psikoloji ile ilgili çalışmak multidisipliner bir bakış gerektirir
Sizce psikolojik bozuklukların tedavisinde sadece bir yaklaşımla tedavi uygulamayı mı yoksa farklı kuramlardan beslenmiş bir tedavi uygulamayı mı tercih edersiniz?
Psikoterapilerimde her zaman farklı kuramlardan beslenerek bir formülasyon ve tedavi haritası çıkarırım.
Danışanlarınızda seçici dikkat, belirsizliğe tahammülsüzlük, mükemmelliyetçilik, nörotisisizm gibi ortak kavramlara denk geliyor musunuz?
Danışanlarmda seçici dikkat mükemmeliyetçilik gibi ortak kavramlara denk geliyorum, bunu nedenini de içinde bulunduğumuz sosyolojik zemine ve içinde bulunduğumuz teknoloji çağı nın kuşaklar üzerindeki etkisine bağlıyorum.
Felsefe ve Psikoterapi (Felsefe terapisi) hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir şeyi o şey yapan şey nedir? Bir şeyin değeri nedir?" Aristoteles metafizik kitabında bu soruyla haşır neşir olur. Psikoterapiye gelen danışanlarımızın pek çoğu; kendilik algısı, kimlik arayışı ve benlik kavramı ile ilgili sorunlarla birlikte temel varoluşsal problemler yaşayabilmektedirler. İnsan olmanın gereği; hepimiz kim olduğumuzu, değerimizi, diğer insanları arasındaki biricik yerimizi bilmek isteriz. Aynı zamanda insan olmakla temel bir kimlik çatısı altında birlik noktasında toplanırız. Felsefe zemini; bir psikoterapiste alet çantasında danışanları daha iyi kavraması, sorun karşısında kavramsal çerçevesini oturtabilmesi, doğru soru sorma becerilerine sahip olması bakımından, danışanı stigmatize etmeden anlayabilmesi ve analitik düşünme becerileri kazandırması açısından büyük bir zihinsel yelpaze sunar. İnsan varlığının ve varoluşunun en temel sorularıyla danışanı kavramasını sağlar. Psikoloji ve felsefe bağlantısı antik çağlardan beri süregelen kopmaz bir bütündür. Felsefi kavrayış olmaksızın psikoterapi yapabilmek bu nedenle eksik kalacaktır. Felsefe gözlüğüyle psikolojiye bakabilmek; en temelde insan doğasını ve temel sorunlarını anlamak bakımından bizlere geniş bir yelpaze sunacaktır.
Ebru Özer
Uzman Psikolog, Felsefeci, Aile Danışmanı
Uluslararası Akredite olmuş olduğu Psikoterapi Ekolleri ve Yöntemleri:
EMDR Europe (EMDR) Akredite EMDR Terapisti
World Association for Positive and Transcultural Psychotherapy (WAPP) Akredite Pozitif Psikoterapi Uygulayıcısı
Viktor Frankl Institute Vienna (VFI) Akredite Logoterapi ve Varoluşçu Analiz Eğitmeni
Akredite olmuş olduğu Ulusal Psikoterapi Ekolleri ve Yöntemleri:
T. C. Sağlık Bakanlığı Akredite Hipnoz Uygulayıcısı
T. C. Sağlık Bakanlığı Akredite Psikolojinin Tıbbi Uygulamaları Yetki Belgesi
Üyesi olmuş olduğu Uluslararası Mesleki Kuruluşlar:
Viktor Frankl Institute Vienna (VFI)
World Association for Positive and Transcultural Psychotherapy (WAPP)
Üyesi olmuş olduğu Ulusal Mesleki Kuruluşlar: